İZZET: Yağmur yağıyordu, şimşekler çakıyordu, Arap kızı camdan bakıyordu. Napayım ne edeyim dedim. Benim elim sinemaya gider. Giderim sinemaya, görürüm o dilberi henüz yirmi yaşındaydı, maviydi gözleri. Vardım gittim yanına baktım ki bir peri, elektrikler sönünce değiştirdim yeri. Karanlıkta el uzattım, itti beni geri ve dedi ki pis, serseri, pis, serseri, pis, serseri, pis, serseri aaa a ben tertemizim ya. Gösteri sanatı; şovmenlik. Ülkemizde giderek yaygınlaşan bir sanat dalı. Ustalarının elinde kahkaha ve zekânın kesiştiği o ince çizgide buluşan bir sahne yaratısı. Gösteri sanatının yetenekli gençlerinden şovmen Hüseyin’i beğenerek izleyeceğinizi umuyoruz. Önerimiz Hüseyin’e dikkat etmeniz. Gelecek yıllarda onun adından övgü ile söz edileceğine inanıyoruz çünkü daha önce ilk kez Teleskoptan geçerek size ulaşan bazı sanatçılar günümüzün ünlüleri arasında yer aldılar. Programımızın ilerleyen dakikalarında Hüseyin’in şovlarına Tuğba ve Sevda da katılacaklar. Şovdan açılan sözü Rüya’nın şovuyla sürdürüyoruz. Rüya’nın şovu gerçekten de güzel. Bir rüya kadarda gizemli. Sözlerini Akay Bilen’in yazdığı, müziğini Dağhan Baydur’un bestelediği Turkish Delight’ın düzenlemesi de Erdal Kızılçay’a ait. Hemen hatırlatalım Erdal yıllarca David Bowie ile çalışmış bir müzisyenimiz. Turkish Delight… Biliyorsunuz Turkish Delight lokum anlamına gelmekte. Ülkemize akın akın gelen yabancılar tadına doyamadıkları lokum gibi bellydance yapan dansözleri de Türkiye’nin bir simgesi sayıyorlar. İşte Leyla Adalı’nın güzel dansları eşliğinde lokum kadar tatlı Rüya ve Turkish Delight.